30 Ocak 2008 Çarşamba

Göz Yanılması






Gözün kör noktası Görmemizi sağlayan retinanın bir noktası algılama yeteneğinden yoksundur. Bu noktaya denk gelen görüntüler beyne ulaşmaz. Yukarıdaki deney bununla ilgili.
Sağ gözünüzü kapatın ve sol gözünüzle L harfine bakın. L harfine bakarken yavaşça ekrana yaklaşın sonra da uzaklaşın. Başınız ekrandan yaklaşık 50 cm mesafeye geldiğinde R harfini göremediğinizi farkedeceksiniz.
Aynı deneyi sağ gözünüzle R harfine bakrak da tekrarlayabilirsiniz.










Renk ayrımı

Ortadaki gri dairelerden hangisinin rengi en koyu? Aslında inanması zor ama hepsi de aynı renk.











Çubuklar Bu şeklide algılama perspektiviniz çok önemli. Þekle konsantre olup biraz inceleyin. Çubuklardan en uzunu sizce hangisi ?










Çapraz kenarların hilesi AB ve BC doğrularının uzunluklarının eşit olduğuna insanın inanası gelmiyor. Ýşte bu gerçek bir ilizyon.










Hangisi büyük?

Sizce yukarıdaki şekillerin ortalarındaki dairelerden hangisi daha büyük? Bence ikisi de aynı :-)











Bulanık görüyorum Ortadaki çember ve sağdaki karenin aslında algılandığı gibi yamuk yumuk olmadığını söylesem inanır mısınız?










Paralel çizgiler Çapraz çizgilerin birbirlerine paralel olduğuna inanabiliyor musunuz?










Eğrisi doğrusu hepsi aynı

Hem yatay hem de kareleri oluşturan dikey çizgiler, birbirlerine paralel ve düz doğrular aslında.











Siyah ve beyaz Aslında köşelerde gördüğünüz noktalar beyaz, ancak başınızı çevirdiğiniz anda siyaha dönüşüyor. Garip bir durum...











Dereler Resme bakarken dereye benzeyen bölümlerdeki akışı algılayabiliyor musunuz?










Kareler Sakın karelerin eğri büğrü çizildiğini düşünmeyin. Bu da diğerleri gibi göz yanılması. Yoksa bütün kareler nizami şekilde çizilmiş.










Eğri mi, doğru mu?

Yukarıdaki dikey ve yatay doğruların tamamı düz ve birbirine paralel. Fakat küçük karelerin dizilişi nedeniyle aksi bir görüntü sergiliyorlar.











Kim nerede oturuyor Ýlk bakışta herşey normal gibi. Biraz detaylı bakınca bu nasıl iş diyor insan.










Dişliler

Gözlerinizi yukarıdaki dişliler arasında gezdirin. Sizin bakmadığınız taraftaki dişlilerin hareket ettiklerini göreceksiniz.

Şaşıracaksınız

1 -İlk kareye (SEU NOME) arkadasinin adini
2 -İkinci kareye ( NOME DO AMIGO ZOADO)kendi adini yaz
3 -E-mail adreslerini yazmadan VIZUALIZARE 'i tikla (solda)

Sonuc komik!!!






+18 Çıplak Gösteren Msn 19 Çıktı

Bu yeni sürümde kullanıcı kamerasını açtığında program otomatik olarak kendine has özel yazılımıyla karşıdaki kullanıcıyı çıplak gösteriyor, ayrıca hareket çekme, taciz etme, ve sesle konuştuklarınızı yazıya çevirebilme özellikleri de MSN 19 in diğer özellikleri...
Yapılan açıklamada bu sürümü telefon sapıklarından kurtulmak ve onları da msn ile tanıştırmak amacıyla yapıldığı söylendi...


Uyduran : UHA




29 Ocak 2008 Salı

Seninle Başladım, Bitsin Seninle...(Süper şiir)

Seninle başladım, bitsin seninle...

Ve gün be gün, ben seni düşünürüm.
Sen benim herşeyimsin ey sevgili.

Rüzgarlara ezberlettim türkülerimi,
Ben hep uzaklara türkü yazarım

Sılamsın, sevdamsın, sabır taşımsın
Kalemim adından başka ad yazmaz
Bu kütükte başka bir ad okunmaz
Narına nuruna kurban olduğum
Seven sevdiğinden asla yakınmaz

Ben sevda bölüğünde kıdemli bir askerim
Terhis olsam gidecek bir yerim yok
Yüreğimden başka silah taşımam
Bütün adresleri iptal ettim
Benim senden özge gerçek yarim yok.
Sen benim herşeyimsin ey sevgili

Ben rol gereği aşık değilim
Deme bu garibin benimle işi ne...

Aşkım beni teşhir eder, Sesim içime saklanır
Aklanırsa adım, seninle aklanır.

İstersen durmadan adres değiştir,
Gözlerimi bağlasalar da bulurum seni.
Ben, türkülerde tanıdım Fizan'ı, Yemen'i
Anlasam ki sesim sesine değmiştir,
Bütün gemileri yakar gelirim.


Bu bir taahhüttür; sına beni..
En deli rüzgarların önüne sür, bulut-bulut,
Bir yerde yanlış yaparsam adımı unut.
Son kurşunu kendime sıkar gelirim.

Bir et kemik torbası değilim ben
Bir hasar raporu değil yazdığım
Bir aşk mektubudur ey sevgili,
Kızıl-kıyametten önce...

Ve görmek için bakmaya gerek yok
Her dilde güzeldir senin adın

Meydanlar sarsılır sen ortaya çıkınca
Yeter ki görecek göz, göz olsun.

Velhasıl uzun sözlere hiç gerek yok
Dil hicâbından lâl olmalı seni anarken
Ey benim tabibim, tacidarım
Gündönümüdür ben seni bekliyorum


Youtube, Google Video, iFilm, Metacafe sitelerinden Video indirme

Örnekte Youtube sitesini ele alalım. Önce dilediğiniz Youtube video seyretme linkini alın ardından teknomag.com

http://www.javimoya.com/blog/youtube_en.php

sitesine girerek bağlantınızı adres çubuğuna yapıştırın ve "Download" tuşu ile bilgiyi gönderin.

Google reklamlarının altında "Download" adında açılan pencerede ki "Download Line" tuşuna basın ve dosyanız gelsin. teknomag
Bu dosyaya .flv uzantısını verin. teknomag

Bu video dosyası flash tabanlı olduğundan klasik oynatıcılarla açılmıyor. Bunun için geliştirilen

http://download.teknomag.com/index-dno-166.htm

video oynatıcıyı indirin ve izleyin.

Aşıkmısın ! Dinle O Zaman Çok Güzel



Sadece onları sevmeyi sevdim hepsini onlarsız yasadım da bir seni sensiz yaşayamıyorum bu aşkı tek kalpte taşıyamıyorum sana yemin güzel gözlüm bir tek seni sevdim ve seni severek öleceğim ! ! !

Evrim teorisinde son durum


Afrika’da bulunan fosiller, maymunla insan arasında akan klasik sıralamada kafa karıştıran ipuçları sundu: Türler arasında henüz keşfedilmemiş ortak bir ata olabilir!

Ünlü paleontolog Maeve Leakey’in Kenya’da yürüttüğü
araştırma, insanın atalarının evrimi konusunda soru işaretleri yarattı. Eski teori, aile ağacındaki ilk ve en eski tür olan Homo habilis’in Homo erectus’a, onun da günümüz insanı Homo sapiens’e evrildiği şeklindeydi. Ancak Nature dergisinde Leakey ve ekibi tarafından yayımlanan rapora göre, Kenya’nın çeşitli bölgelerinde, yaklaşık 1.5 milyon yıl önce, daha erken iki tür daha yaşadı.

Anne-kız mı, kardeş mi?
Leakey, 2000′de bir Homo erectus kafatasının tamamıyla bir Homo habilis’e ait bir üst çene parçasını birbirine yürüme mesafesi kadar yakınlıkta bulmuştu. İki fosil de aynı döneme tarihleniyor.
Araştırmacılara göre bu, Homo erectus’un, Homo habilis’ten evrildiği ihtimalinin olmadığı anlamına geliyor.
Uzmanlar, “Bu, büyükannenizle büyük büyükannenizin anne-kız değil, kardeş olması gibi bir şeye karşılık geliyor” diye açıklıyor. Araştırma ekibinden University College London’da görevli evrimsel anatomi profesörü Fred Spoor,

Alternatif arama motorları

Nielsen/NetRatings araştırma bölümünün Amerika Birleşik Devletleri sınırları içersinde yaptığı arama motorları kullanımı mayıs ayı sonuçlarına göre Google %56.3′lük kullanımla lider durumda bulunuyor ve en yakın takipçisi Yahoo ise %21.5 ikinci sırada yer alıyor.

Geriye kalan %15′lik kısmı ise yüzlerce arama motoru kendi arasında bölüşüyorlar.

Ancak bu çok gerilerde kalmış ve ülkemiz dahilinde ismi hiç duyulmamış arama motorları doğru arama kriterleri kullanılarak hedefe yöneltildiğinde Google’dan da iyi sonuçlara imza atabiliyorlar.

-Google’a ciddi rakip olabilecek bir arama motoru olan Chacha, basit ama oldukça etkin bir motordur.

-Hakia.com Google ve Yahoo gibi basit indeksleme kurallarını kullanıyor.

-Kartoo.com kavramlar arası linkler oluşturan ilginç bir arama motoru olarak kullanıcılara hizmet veriyor. Siteye ilk girdiğinizde sizi normal bir arama motoru

-Pagebull görsel ve oldukça kullanışlı bir arama motorudur. Arama motoru ana sayfası yine gaye

Kuraklık Hititleri de vurmuş

Eski çağ tarihi uzmanı Prof. Dr. Hasan Bahar, kuraklığın Anadolu’da tarih boyunca hüküm süren pek çok medeniyetin en büyük sorunu olduğunu söyledi. Prof. Dr. Bahar, Hitit uygarlığının kuraklıktan en çok etkilenen medeniyet olduğunu dile getirdi.

Hititler’in, Anadolu topraklarında Kral 4. Tuthalia zamanında yaşanan kuraklık nedeniyle çok zor durumda kaldığı, MÖ 1250 yıllarında yaşanan kuraklığın Hititler’in sonunu hazırladığı belirtildi.

Selçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Eski Çağ Tarihi uzmanı Prof. Dr. Hasan Bahar, son yıllarda yaşanan kuraklığın, Anadolu’da tarih boyunca hüküm süren pek çok medeniyetin de en önemli problemlerinden biri olduğunu belirtti.

Bahar, Anadolu’da hüküm sürmüş kavimler içinde kuraklıktan en fazla etkilenen medeniyetin milattan önce hüküm süren Hititler olduğunu vurguladı. Tarihî kaynaklara göre başkenti, Çorum sınırları içinde yer alan Hattuşaş olan, Hitit İmparatorluğu’nun yaşadığı kuraklığın kaç yıl sürdüğü tam olarak bilinmiyor.

Hititler’in sürekli savaştıkları Mısır ile ünlü Kadeş anlaşmasını imzalayarak, bir barış dönemine girdiklerini belirten Bahar, “Bu dönem ve sonrasında Hititler, kimsenin topraklarına göz dikemeyeceği kadar güçlü bir devletti. Hititler en parlak dönemlerini yaşarken 3. Hattuşiliş’in oğlu 4. Tuthalia döneminde, Anadolu’da büyük bir kuraklık yaşandı.” dedi.

Bu kuraklığın yıkıcı etkiler bıraktığının kesin olduğunu belirten Bahar, “Ağaç halkalarını sayma yöntemiyle ahşapların yaşını hesaplayan ABD’li ünlü Arkeolog Prof. Dr. Peter Ian Kuniholm’a göre, Hititler döneminde yaşanan kuraklığın şiddeti, o döneme ait ağaçların yağışsızlık nedeniyle büyüyememesi, buna bağlı olarak da son derece dar halkalara sahip olmasından net bir şekilde anlaşılıyor.” diye konuştu. Bahar, Kadeş anlaşması nedeniyle aralarında derin dostluklar oluşan Mısır’ın, kıtlık yaşayan Hititler’e, gemilerle buğday yardımı getirdiğini ifade etti. Bu topraklarda yoğun şekilde su azlığı sorunu yaşayan Hititler’in suya çok büyük önem verdiklerine dikkat çeken Bahar, “Bu nedenle Hititler’den günümüze sadece Konya’da Ereğli İvriz, Ilgın Layburt, Kadınhanı Köylütolu, Hatıp Kuruta, Fasıllar, Eflatunpınar gibi çok sayıda anıt havuz bulunmaktadır. Hititler suya öyle önem veriyordu ki temiz su kaynağını kirleten kişinin suçu ölümdü. Bu durum, Hititler ve bu topraklarda tarih boyunca yaşamış medeniyetlerin en büyük sorununun kuraklık olduğunu açık şekilde gösteriyor.” diye konuştu

ADSL fiyatlarında son durum


Türk Telekom’un toptan ADSL fiyatlarını indirmesinden sonra son kullanıcıların internete ne kadar ödeyeceği belli oldu.

TTNet, tüm Türkiye’de son zamanların en büyük indirimini gerçekleştirdi. Yeni indirimlerden sonra limitsiz ADSL fiyatlarında yüzde 50′ye varan oranlarda indirim gerçekleşti.

1 megabit limitsiz ADSL bağlantısı 49, 2 megabit 69, 4 megabit ise 89 YTL’ye son kullanıcıya ulaşacak. Ayrıca limitli paketleri tercih eden müşteriler için de mecut 1 megabitlik paketlere alternatif olarak 2 kat hızlı, 2 megabit 6 GB lik yeni bir paket 49 YTL’den sunulacak.

1 Ağustos’tan İtibaren

Türk Telekom’un 1 Ağustos 2007 tarihinden itibaren geçerli olan yeni toptan ADSL fiyatlarına paralel olarak TTNet, yeni ADSL tarife ve indirimlerini aynı tarihten itibaren geçerli olacak şekilde hayata geçirdi.

256 kbps Tarih Oldu

Yeni tarifelerle TTNet limitsiz ADSL 4 kat hızlandı. 256 kilobit limitsiz tarife mevcut 49 YTL’lik ücretinde herhangi bir artış olmadan 1 megabite çıkarılırken; 512 limitsiz ADSL internet bağlantısının hızı 2 megabite getirildi ve aylık ücreti 79 YTL’den 69 YTL’ye indi.

Türkiye’de İlk Kez 4 Mbit

Yeni tarifede en çok göze çarpan şüphesiz ülkemizdeki İnternet kullanıcılarına ilk kez sunulan 4 megabitlik ADSL erişim paketi oldu. Çalışmaların tamamlanmasının ardından Türkiye’de ilk kez 4 megabit hızında bağlantı kullanıma sunuldu. 4 megabit genişbant limitsiz İnternet bağlantısı için kullanıcılar ayda yalnızca 89 YTL ödeyecek.

Bazı Limitli Tarifeler Limitsiz Oldu

Yine TTNet’in yeni İnternet paketlerinden birini de 2 megabit hızında ve 6 gigabyte limitli ADSL bağlantısı oluşturuyor. TTNet, 1 megabit hızında 4 ve 6 gigabyte limitli paketlerinin fiyatını korurken 1 megabit hızında 9 gigabyte limitli paketini otomatik olarak 1 megabit limitsize çevirdi.

Fiyat Değişiklikleri ve Hız Arttırımı

TTNet müşterilerinin indirimli ücretleri 1 Ağustos 2007 tarihinden itibaren geçerli olacak. Yeni tarifeler ile paketler arası geçişler ise 6 Ağustos 2007 tarihinde otomatik olarak gerçekleştirilecek. 256, 512 kilobit ve 1 megabit limitsiz bağlantılar 4 kat hızlanacak; 256 kilobit müşterileri 1 megabit limitsiz tarifeye, 512 kilobit müşterileri 2 megabit limitsiz tarifeye ve 1 megabit limitsiz müşterileri ise 4 megabit limitsiz tarifeye transfer olacak. 2 megabit limitsiz müşterileri ise 4 megabit limitsiz tarifeye taşınacak. Aynı şekilde 1 megabit hızında 9 gigabyte limitli paket yine 1 megabit limitsiz pakete otomatik şekilde transfer olacak.

Statik IP Ücretleri ve Diğer Kampanyalar

Aylık ücretlerin dışında, statik IP ve bağlantı ücretlerinde herhangi bir değişiklik yapılmadı. Bu arada Yaz Fırtınası Kampanyası’ndan faydalanan kullanıcılar, yeni tarife ile yeni paketlerine otomatik olarak taşınacak ve bu aboneler mevcut kampanya kapsamındaki indirimlerinden faydalanmaya devam edebilecek.

TTNet müşterileri, Ağustos sonuna kadar, “Son Sürat Yaz Fırsatı” Kampanyası kapsamında 2 yıllık taahütname karşılığında 12 ay boyunca %12 indirime hak kazanabilecekler. Üstelik 4440375 TTNet Çağrı Merkezi’ni arayarak kampanyaya katılmak çok kolay. Bu indirimle, örneğin aylık 29 YTL’lik paketteki müşteriler 1 yıl boyunca aylık 25,52 YTL ödeyecekler.

Kağıt pil ürettiler


Amerikalı bilim adamları, uzaktan bakıldığında sadece minik bir kâğıda benzeyen bir pil geliştirdi.

Kağıt pilin, üç yıl içinde satışa sunulabileceği belirtiliyor.

Kağıt pili geliştiren bilim adamlarından Dr. Robert Linhard, yeni pilin “uzayda da, çölde de, kutuplarda da” kullanılabileceğini söyledi. New York’taki Rensselaer Politeknik Enstitüsü’nden olan Linhard, “Bu cihazın esnek görünmesinin yanında asıl avantajı, çok farklı sıcaklıklarda da kullanılabilmesi. Hem çok sıcak, hem çok soğuk yerlerde kullanılabiliyor. Bu da pilin kullanıldığı cihazın, sert iklim koşullarında da kullanılmasına olanak sağlıyor.” diye ekledi. Kağıt pilin başka alanlarda ve farklı ortamlarda da kullanılabileceğini belirten Doktor Linhard, kağıt pille çalışan ürünlerin de üç yıl içinde satışa sunulmasını beklediklerini ifade etti.

KAĞIT PİL NASIL ÇALIŞIYOR?

BBC’de yer alan habere göre bilim adamları, deneyleri sırasında önce kağıdı küçük bir karbon tüpün içine koydu ve böylece kağıtta enerji saklanmasını sağladılar. Her pil gibi, kağıdın da bir elektrik ileticisine gereksinimi ortaya çıkması üzerine de bilim adamları mekanizmanın harekete geçebilmesi için, insan kanı, teri veya idrarının işe yarayabileceğini keşfetti.

Böylesine ince ve küçük bir pilin, diğerlerine göre daha esnek bir yapıda olduğu, mesela kalp atışlarını düzenleyen cihazlarda kullanılabileceği belirtiliyor.

Google Adsense için izin verilen siteler


Adsense yayıncılarını yasaklanmaktan kurtaracak yeni bir özellik daha. Reklam kodlarının başka sitelerde yayınlanma ihtimalinden dolayı rahatsız olanlar için Google İzin verilen siteler diye bir özellik eklemiş. Eğer Adsense reklamları yayıncısı iseniz reklam kurulumu sekmesine eklenen izin verilen siteler listesi ile reklamlarınızın yayınlanabileceği siteleri kontrol altına alabilirsiniz.

İzin Verilen Siteler listem nedir?
İzin verilen siteler, AdSense yayıncılarının Google reklamlarının görüntülenmesine izin verdiği veya Google reklamlarının görüntülenmesini istediği siteler veya URL’lerdir.

Bazı AdSense yayıncılarının web’deki diğer kullanıcıların olası kötü amaçlı davranışlarından endişe duyduğunu, örneğin reklam kodlarının çalınıp uygun olmayan sitelere yerleştirilmesinden çekindiğini öğrendiğimiz için İzin Verilen Siteler özelliğini ekledik. Bu özellikle AdSense yayıncıları, AdSense kodlarının görüntülenebileceği siteler veya URL’ler üzerinde daha fazla denetime sahip oluyor.

İzin Verilen Siteler listemde olmayan sitelere veya URL’lere ne olur?
AdSense reklam kodunuzun görüntülendiği bir site veya URL, İzin Verilen Siteler listesinde olmasa da reklamlar o sitede veya URL’de görüntülenmeye devam eder; ancak gösterimler ve tıklamalar kaydedilmeyeceğinden söz konusu site üzerinden kazanç elde etmezsiniz.

Peki ya bazı siteleri İzin Verilen Siteler listeme eklemeyi unutursam?
İzin verilen siteler listesine bazı siteleri veya URL’leri eklemeyi unutursanız söz konusu siteler ve URL’ler üzerinden biriken kazançlarınız hesabınıza işlenmez. Bu nedenle AdSense kodunu yeni bir siteye veya URL’ye yerleştirdiğinizde İzin Verilen Siteler listenizi güncel tutmaya özen gösterin.

İzin Verilen Siteler listeme nasıl site eklerim?
Reklam kodunuzun görüntülenebileceği siteler listesine bir site veya URL eklemek için aşağıdaki adımları uygulayın:

1. https://www.google.com/adsense adresinden hesabınıza oturum açın.
2. AdSense Kurulumu sekmesini tıklayın.
3. Sekmenin altında yer alan bağlantılar arasından İzin Verilen Siteler’i seçin.
4. Yalnızca bazı sitelerin hesabım için reklamları göstermesine izin ver seçeneğini belirtin.
5. Açılan sayfada, hesabınızın İzin Verilen Siteler listesinde yer alan URL’ler görüntülenir. Bu listeyi ilk kez kullanıyorsanız metin kutusu boştur.
6. Kutuya AdSense reklam kodunuzun görüntülenmesine izin vermek istediğiniz siteleri veya URL’leri girin.
7. Bu siteleri İzin Verilen Siteler listenize eklemek üzere Değişiklikleri Kaydet’i tıklayın.

Değişikliklerinizin geçerlilik kazanması genellikle 4 saat kadar sürer. Ancak bazı durumlarda değişikliklerinizin geçerlilik kazanması 48 saati bulabilir.

İzin Verilen Siteler listesinde yer almayan siteler veya URL’ler, tıklama veya gösterim kaydetmeyeceğinden bu sitelerden ve URL’lerden herhangi bir kazanç elde etmezsiniz. Bu nedenle listenizi güncel tutmaya özen gösterin.

Göçmen Kuşlar ve GPS


ABD’de yapılan bir araştırmada, göçmen kuşların beyinlerinde GPS’e (Global Positioning System - Küresel Yer Belirleme Sistemi) benzer bir sistem olduğu ve olağan güzergahlarından 4 bin kilometre kadar uçakla uzaklaştırılsalar bile yollarını bulabildiklerini ortaya koydu.

AA - Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’nin yıllık dergisinde yayımlanan makalede, araştırmacıların yazı geçirdikleri Alaska’dan başlayan ve kışı geçirmek için gittikleri ABD’nin güneybatısına ve Meksika’nın kuzeyine uzanan uzun göç yolculuklarına çıkan 30 kadar sarıasma kuşunu yakaladığı ve kafesler içinde bir uçakla olağan güzergahlarından 3 bin 700 kilometre uzağa götürüldükleri belirtildi.

Araştırmacıların, kanatlarının arasına küçük bir radyo alıcısı iliştirdikten sonra salıverilen bu kuşları önce karadan 122 kilometre, sonra da küçük uçaklarla izledikleri belirtilen makalede, kuşlardan 15 kadarının serbest bırakıldıktan 3 gün sonra göç yolları olan güneybatıya uçmaları gerektiğini bildiklerini, diğer 15′inin ise doğrudan güneye uçtuklarının gözlendiği kaydedildi.
Makalede, araştırmacıların kuşların bu istikamette uçmaya programlandığı sonucuna vardıkları ifade edildi.

Altın üretiminde siyanür nasıl kullanılıyor


Altın üretimiyle ilgili yapılan tartışmaların başında çevreye zarar verdiği belirtilen siyanür geliyor. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’ndan alınan bilgiye göre, altının nasıl çıkarılacağı öncelikle yatağın özelliğine bağlı. Eğer 75 mikrondan daha büyük altın tanecikleri söz konusuysa, gravite zenginleştirme, 44 mikrondan daha küçükse de flotasyon (yüzdürme) adı verilen yöntemler kullanılıyor. Bunlar, büyük tanecikli altının çıkarılması için kullanılan yöntemler olmakla birlikte, günümüzde bu büyüklükte altın tanecikleri barındıran madenlere pek rastlanmıyor. Bu nedenle, en çok kullanılan yöntem siyanür liçi. Bu yöntemde, kırma-öğütme, siyanürleme, karbonla tutma, aktif karbondan sıyırma, elektroliz ve atıkların arıtılması aşamaları izleniyor. İlk adımda ocaktan çıkarılıp kırıcıda mıcır boyutuna getirilen cevhere kireç ekleniyor. Bu, siyanürün havaya karışma tehlikesini önlemek için yapılıyor. Daha sonra cevher, altının serbestleşme tane boyutu olan 38 mikrona kadar öğütülüyor. Öğütülen kısım yüzde 55′i katı, yüzde 45′i sıvı olacak şekilde yoğunlaştırılıyor. Siyanür ilavesi yapıldığında altın, sıvı faza geçiyor. Daha sonra tanka, akışın ters yönünde aktif karbon yükleniyor. Karbon, çözünmüş haldeki altın ve gümüşü çamurun içinden sıyırmaya yarıyor. Altın ve gümüş, karbon yüzeyine tutunuyor. Elekten geçirilen çözeltide, karbon taneciğine tutunan altın ve gümüş elekte kalırken, geri kalan kısım atık tanklarına gönderiliyor. Elekte kalan karbon, sıyırma kolonunda asit, su ve siyanürle yıkanıyor. Burada, karbona yapışan altın ve gümüş karbondan ayrılıyor. Altın ve gümüş içeren sıvı, elektrolit hücrelerinden geçiriliyor. Buradaki çinko gözeneklere elektrik verildiğinde, yüklü altın ve gümüş tanecikleri bu gözeneklerde toplanıyor. Gözeneklerden çıkarılıp temizlenen ürün, potada bin 200 °C’de eritiliyor. Sonuçta, altın ve gümüş dore adı verilen nihai ürün külçelere dökülebiliyor.

Lazer TV ler yolda


Eğer tüplü televizyonunuzu değiştirmek istiyorsanız, LCD veya Plazma TV almadan önce biraz daha beklemenizde fayda var. Çünkü televizyon teknolojisinin yeni gözdesi Lazer TV’ler 2008’den itibaren satışa sunulacak. Uluslararası etkinliklerde tanıtılan Lazer TV’ye yatırım yapan şirketler arasında Mitsubishi ve Sony başı çekiyor. Lazer TV’nin çalışma tekniği oldukça basit. Kullanılan üç ana renk kırmızı, yeşil ve mavi birer lazer ile gönderilerek ekrandaki görüntü oluşturuluyor. Lazer ışınları kullanıldığından hem renkler oldukça gerçekçi oluyor, hem de her zamankinden ince ekranlar üretilebiliyor. Amerika’daki araştırma laboratuarlarında geliştirilen DLP adlı teknolojiyi kullanan Lazer TV’Ler, yakın geleceğin yayın standardı olacak High Definition (yüksek tanımlı yayın) teknolojisini de destekliyor.

Daha hafif, ince, uzun ömürlü ve tasarruflu

Bu yeni kuşak televizyonların bir başka özelliği de ekranlarının cam yerine özel sert plastikten üretiliyor olması. Bu sayede Lazer TV’ler Plazma TV’lere göre dörtte bir daha ince ve yarısı ağırlıkta.

Lazer’lerin diğerlerine göre bir başka artısı da uzun ömürlü olmaları. Bilindiği gibi, projektörlerin lambaları 2 bin ile 4 bin saat arası bir ömre sahip. Bir müddet sonra bu tip ekranlarda görüntü sönükleşiyor ve kaliteden ödün veriyor. Lazer TV’ler için biçilen ortalama ömür ise 50 bin saat. Plazma TV’lerin bilinen en büyük dezavantajlarından biri çok fazla elektrik enerjisi tüketiyor olmaları. Lazer TV bu anlamda da avantaj sunuyor. Tahminlere göre güç tüketimi Plazma TV’lere kıyasla yüzde 70 daha düşük. Üretimin 2008 yılı içinde gerçekleşmesi ve fiyatların LCD TV’lerle eşdeğer olması bekleniyor. Çin firması SYCO’nun geliştirdiği 120 inç (3 metre) genişlikli Lazer TV boyut rekorunu elinde bulunduruyor. Bu boyutlardaki bir Lazer TV’yi alıp küçük bir sinema salonu açmak bile mümkün.

Konuyla ilgili ayrıntılı bilgileri PCnet’in Kasım ayı sayısında bulabilirsiniz. Dergi bu sayısında okuyucularına video düzenleme yazılımları ve popüler oyun demoları içeren 8 GB DVD ile resim araçları CD’si hediye ediyor.

Telekom’da SMS dönemi


Cep operatörlerinin kullandırdığı SMS hizmeti için Türk Telekom da devrede. Yakında sabit hatlı telefonlardan SMS gönderilip alınacak.

Kısa mesaj servisi (SMS), cep operatörlerinin ardından şimdi de bir sabit hat operatörü olan Türk Telekom tarafından başlatılıyor. Cep operatörleri ile karşılıklı tarifeleri belirlenen servisle, yakında sabit hatlı telefonlardan SMS gönderilip, alınabilecek. Bunun için ev ve ofislerde kullanılan telefonların, SMS gönderme/alma teknolojisini desteklemesi gerekiyor. Şu anda piyasada bulunan yeni model pek çok telefonda bu özellik var.

Yeni servis ile Türk Telekom’dan, cep operatörleri Turkcell, Telsim ve Avea hatlı cep telefonlarına SMS gönderilecek. Aynı zamanda Turkcell, Telsim ve Avea hatlı cep telefonlarından da Türk Telekom şebekesindeki numaralara SMS gönderimi yapılabilecek.
SMS gönderimi için sabit telefonda mesaj servis merkezi numarasını girip, ayarları yapmak yeterli olacak.

Google ve IBM işbirliği


Google ve IBM’, üniversite öğrencilerini ve araştırmacıları, geleceğin yazılım metodolojisi olarak görülen İnternet Ölçekli Hesaplama’ya (Internet-Scale Computing) hazırlayacak bir proje başlattı.

İSTANBUL - IBM’den yapılan yazılı açıklamada, projede, bilgisayar bilimleri eğitimi alan üniversite öğrencilerinin, IBM ve Google’nin kullanımlarını açtığı yüzlerce sunucudan oluşan bilgisayar kümesinde, açık kaynak kodlu ve paralel hesaplamaya uygun yazılım uygulamaları geliştireceği kaydedildi.

Başlangıçta sadece ABD’deki bazı üniversitelere açık olacak projenin, bir süre sonra diğer öğrenci ve akademisyenlerin de kullanımına sunulacağı belirtilen açıklamada, proje kapsamında Google ve IBM’nin yüzlerce BladeCenter ve Sistem x sunucusunun, bir küme yapısında internet üzerinden öğrencilerin kullanımına açılacağı ifade edildi.

Verilen bilgiye göre, toplamda bin 600’den fazla işlemciye sahip olması hedeflenen sistem, Linux işletim sistemi üzerinde çalışacak. XEN sanallaştırma sistemine sahip olacak bilgisayar kümesinde, Google’nin açık kaynak kodlu MapReduce ve Google File System yazılımları çalışırken, sistemin yönetim, takip ve kaynak planlama işlemlerini IBM’in Tivoli yazılımları gerçekleştirecek.

İnternet Ölçekli Hesaplama, yazılım ve diğer bilişim teknolojisi araçlarının tek bir sunucuda çalışabilen tek bir uygulama olarak kalmaması, internete bağlı binlerce makinede paralel bir şekilde çalışabilmesi yöntemine uygun bir şekilde geliştirilmesini tanımlamak için kullanılıyor.

Mozaikten yapılma dev Piri Reis haritası


Haritanın yapımını gerçekleştiren Emrah Aygün, haritanın yapımında 1cm x 1cm ebatlarında 49 renk ve tonda 3.5 milyon kendi doğal renklerinde mermer mozaik kullanıldığını bildirdi.

Orijinalinden 240 kat büyütülerek yapılan harita, 20 metre çapında toplam 320 metre karelik bir alanı kaplıyor. Haritanın yapımı aşamasında ise en büyük sorun, aranan renk ve tonda mermer mozaiklerin bulunulmasında yaşandı.

Bu sorun ise aranan renk ve tondaki mozaiklerin dünyanın dört bir tarafından getirtilmesiyle aşıldı.

Haritanın yapımı aşamasında ise öncelikle İstanbul Topkapı Sarayı’ndaki orijinal “Piri Reis Haritası”nın fotoğrafları alınarak, tarihi üzerinde araştırmalar yapıldı. Fotoğraflar üzerinde renk analizleri yapılıp, hangi renk ve tonda taşların kullanılması gerektiği kararlaştırıldıktan sonra farklı renk taşlar bir araya getirilerek tek bir görüntü elde edilmesi, fon ve kara parçaları için uygulanan renklendirme biçimini ortaya çıkardı.

Gerçeğine en uygun üretimin yapılabilmesi için internet yayınlarından, haritada tasvir edilmiş olan bütün objeler (papağanlar, insanlar, gemiler vs.) detaylı olarak incelendi.

Tüm bu çalışmaların ardından en önemli konu olan kullanılacak taşların renk seçimlerine geçildi. Haritanın çizimleri ve taş tercihi üzerinde ise bir ay çalışıldı. Daha sonra haritanın çizimi işlemine geçildi.

Önce haritanın krokisi çizildi ve istenen boyut olan 20 metre çapında basılıp çalışma ana zemini oluşturuldu. Daha sonra zemin üzerine, haritada bulunan tüm objelerin elle resmedilmesi gerçekleştirilip üretim için hazır hale getirildi. Bütün bu hazırlıklardan sonra ise dizim işlemine başlanıldı.

Her parça elle tek tek hazırlandı. Harita, objelerin yapımı, fonun üretimi ve tüm bunların bir araya getirilerek harita üzerindeki meridyen ve paralellerin yerleştirilmesi ile üç aşamada tamamlandı.

Haritanın yapımı sırasında harita üzerindeki çizimler, önce her biri 1 metre kare ebadında 295 parçadan oluşan modüller üzerine aktarıldı. Her bir modül tek tek numaralandırıldıktan sonra Silkar A.Ş.’nin Bilecik’teki fabrikasında tamamlanan harita, Ankara’ya OR-AN’da yeni kurulan “Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi”ne karayolu ile nakledildi.

Haritanın yapımı tam bin 100 günde, ortalama 25 kişinin, günde 8 ile 10 saat arasında çalışması ile tamamlanırken, 295 modülün pazıl gibi alışveriş merkezinde bir araya getirilmesi ise 12 gün sürdü. Söz konusu modüller altlarına yapıştırıcı sürülerek zemine yerleştirildi. Mozaiklerden oluşan haritanın son olarak üzerine bir kat sürülecek koruyucu maddenin ardından, alışveriş merkezine gelen gelen ziyaretçilerin üzerine basarak detaylı incelemelerine imkan sağlanacak.

GUINNESS REKORLAR KİTABI İÇİN BAŞVURU YAPILDI Yapımında kullanılan 3.5 milyon mozaik nedeniyle en çok parça kullanılarak yapılan en büyük harita kategorisinde Guinness Rekorlar Kitabına girmesi için de resmi başvuruda bulunuldu.

Prosedür gereği incelikle Guinnes Rekorlar Kitabı’nın Türkiye Bölge Temsilcisinin harita üzerinde ilk incelemeyi yapması gerekiyor. Bölge sorumlusunun olumlu görüş vermesi halinde ise harita, asıl heyet tarafından incelenerek kitabı girmeye değer görülüp görülmeyeceğine karar verilecek.

Nefes kesen Satürn fotoğrafı


Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Cassini uzay aracının yeni açılardan çektiği Satürn ve halkalarının fotoğraflarını yayınladı.ABD’nin Colorado eyaletindeki Boulder’da bulunan Uzay Araştırmaları Enstitüsü’nden Cassini uzay aracının optik cihazlarından sorumlu bilim kadını Carolyn Porco, “İşte yıllardır beklediğimiz görüntüler” dedi.

Porco, “Satürn’ün çok üzerinde dolaşmak ve dev bir bakır madalyon gibi görünen halkalarını en aşağıdan görmek, tamamen yeni bir dünyayı keşfetmek izlenimi uyandırıyor… Nefes kesici” diye konuştu.

NASA’nın yayınladığı görüntülerde, siyah-beyaz ve renkli fotoğrafların yanı sıra Cassini’nin, gezegenin güneyinden kuzeyine doğru yönelirken halkalarını çektiği görüntüler de bulunuyor.

1997′de fırlatılan Cassini-Huygens, Satürn’ün keşfine yönelik ilk uzay programı. NASA tarafından yürütülen projede Cassini uydu modülü ABD, Huygens sondası Avrupa Uzay Ajansı tarafından üretildi.

7 yılda 3,5 milyar km yol katettikten sonra 1 Temmuz 2004′te Satürn’ün yörüngesine yerleşen Cassini uzay aracı, daha önce de Satürn ve halkaları ile Satürn’ün uydusu Titan’ın kuzey kutbundaki “ABD’nin yarısı büyüklüğünde dev bir bulutu” görüntülemişti.

İnsansız uzay uçuşlarında 3 milyar 400 milyon dolarla en büyük proje olan ve 1997′de fırlatılan Cassini-Huygens, adını, 350 yıl önce Titan’ı keşfeden Felemenkli gökbilimci Christiaan Huygens ile Satürn’ün halka aralığı ve 4 uydusunu belirleyen İtalyan asıllı Fransız gökbilimci Gian Domenico Cassini’den alıyor.

Türkçe Dünyada 5. Dil

Yeryüzünde 6 bin 912 dil var! Dünya nüfusunun yüzde 3′ü ise bizim dilimizi konuşuyor..

Türkler, dillerini adım attıkları her bölgeye taşımış. Dünya nüfusunun yüzde 3′ü dilimizi konuşuyor. Türkçe dünya dilleri arasında 5. sırada yer alıyor.

Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Şükrü Haluk Akalın’ın yıllardır süren çalışmaları Türkçe’nin dünyada sık kullanılan diller arasında olduğunu gösteriyor. Çalışmaya göre yeryüzünde toplam 6 bin 912 dil konuşuluyor ve Türkçe bu diller arasında dünya üzerinde kullanılan ilk 5 dil arasında yer alıyor.

TÜRKÇE’YE SAHİP ÇIKALIM

Yani dünyada 220 milyon kişinin Türkçe konuşuyor. Bu da dünya nüfusunun ortalama yüzde 3’üne denk geliyor. Türkçe toplam 6 gruba ayrılıyor ve bu 6 grup içinde 39 dil bulunuyor. Haluk Akalın, Türkiye Türkçesinin 12 milyon kilometrekarelik bir alanda çeşitli kollarıyla, lehçeleriyle, şiveleriyle kullanılmakta olan Türk Dili ailesinin en büyük kolu olduğunu belirtiyor. Akalın , “Türkçe sadece Türkiye sınırları içinde kullanılmıyor. Örneğin Rusya’da Tofa Türkçe’sini sadece 30 kişi konuşuyor. Ve dillerini korumaya çalışıyorlar. Oysa bizde son yıllarda bir yozlaşma var. Örneğin iş yeri adlarının yabancı yazımı konusunda belediyeler çalışıyor. Eskiden Türkçe Fransızca’nın etkisindeydi. Şimdi İngilizce. Dilimizi korumaya çalışmıyoruz. Aksine elimizden akıp gidiyor” dedi.

ÇİNCE İLK SIRADA

Akalın en çok konuşulan dilleri ise şöyle sıraladı: 1 milyar 30 milyon kişi Çince konuşuyor. İngilizce ise ikinci sırada. Onu İspanyolca, Hintçe Urduca ve Türkçe izliyor..

Klavye ve Mouse Kullanımı Tarih Olacak

ABD’nin Las Vegas kentinde başlayan Elektronik Fuarı’nın açılışında, Bill Gates yaptığı konuşmada, 10 yıl içinde klavye ve mouse kullanımının ortadan kalkacağını söyledi.

Dünyanın en büyük yazılım firması Microsoft’un başkanı yaptığı son konuşmada, bilgisayar kullanıcılarının yakında klavye ve fareyi bir kenara atacaklarını ve bunun yerine PC’lerini el hareketleriyle kullanacaklarını belirtti.Fuarın açılış konuşmasını 10. kez yapan Gates, dijital yaşamın ilk 10 yılında dünyadaki PC sayısının 1 milyarı, geniş bant internet kullanıcısı sayısının 250 milyonu aştığını ve dünya nüfusunun yüzde 40’ının mobil telefon kullandığını söyleyerek, geçen 10 yılın bu açıdan büyük bir başarı olduğunu anlattı.

Bill Gates, gelecekte bilgisayarlı mobilya ve ev eşyalarının olduğu bir dünya olacağını, bilgisayar kullanımının çok daha artacağını söyleyerek, 10 yılda bilgisayarların sadece masa üstünde değil, masanın içinde ve her yerde olacağını söyledi. Gates, insanların dosya ve uygulamalarına mobil telefon, bilgisayar veya televizyon gibi her cihazdan ulaşabilecekleri öngörüsünde bulundu.

Microsoft’un geçen yıl sonunda konseptini geliştirdiği, el hareketleriyle kullanılan geniş bir masa şeklindeki dokunmatik ekranlı bilgisayar “Surface” adlı cihazı da tanıtan Gates, “Bu teknolojinin şimdilik daha başındayız, yazılım programcıları bu platformu geliştirecekler” dedi.

Japonlar’dan 370 km’lik Elektrikli Araç

Japonlar, dünyanın en hızlı elektrikli otomobilini üretti. “Eliika” adı verilen 8 tekerlekli araç, lityum-iyon pilleriyle çalışıyor ve saatte 370 kilometre hız yapıyor.

Japonlar, saatte 370 kilometre hız yapabilen sekiz tekerlekli elektrikli otomobilin prototipini tanıttı. Japon hükümeti ve özel şirketlerin desteğiyle Keio Üniversitesi uzmanlarınca geliştirilen prototipe ‘Eliika’ adı verildi. 4,2 saniyede 0′dan 100 km hıza ulaşan otomobil, 7 saniyede 160 km hıza çıkabiliyor.

Mühendislerin açıklamasına göre, ‘Eliika’, lityum-iyon pilleriyle çalışıyor. Aracın her tekerleğinde bir motor bulunuyor. Uzmanlar, yoldaki denemesi başarılı geçen aracın, birkaç yıla kadar sınırlı sayıda üretileceğini ve fiyatının yaklaşık 217 bin euro olacağını açıkladı.

Bilinmeyen Gerçekler, İcatlar, Buluşlar…

Dünya’ya en yakın yıldız hangisidir? Kağıt ne zaman ve nerde icat edildi, Paraya nasıl dönüştü? Okyanusun en derin noktası neresi? Tavuğun hangi renk yumurtlayacağı nerden anlaşılır? Pusulayı ve Telgrafı kim icat etti? Gökyüzü neden mavidir? Güneşin sıcaklığı ne kadardır? Hepsi ve daha fazlası…

Dünya’ya en yakın yıldız güneş’tir.

Günışığından daha fazla yararlanmak için saat uygulamasını Benjamin Franklin başlatmıştır.

Bir okyanusun en derin yerinde, demir bir topun dibe çökmesi bir saatten uzun sürer.

Bugüne kadar ölçülmüş en büyük buz dağı, 200 mil uzunluğunda ve 60 mil genişliğindedir ve Belçika’dan daha büyük bir yüzölçümüne sahiptir.

Bugüne kadar kaydedilmiş en büyük dalga, 1971 yılında Japonya’nın ishigaki Adası’nda 85 metre yüksekliğine ulaşmıştır.

Açık bir gecede, çıplak gözle iki bin ayrı yıldızı görmek mümkündür.

Sahra çölündeki Tidikelt kasabasına on yıl boyunca hiç yağmur yağmamıştır.

Başkan John F. Kennedy, yirmi dakikada dört gazete okuyabilirdi.

Mumyaların ayak parmakları tek tek sarılarak mumyalanmıştır.

Dünyadaki ilk telefon rehberinde sadece elli isim yer almıştı.1878 yılının şubat ayında Connecticut New Haven’da yayımlanmıştı.

Yataktan düşerek ölme olasılığı iki milyonda birdir.

Ünlü çizgi film kahramanı Temel Reis, 1919 yılında Elzie Crisler Segar tarafından yaratıldı.

İlk çamaşır makinesi 1907 yılında Hurley Machine Co. tarafından pazarlandı.

Kağıt ne zaman ve nerde icat edildi?

Lidyalılar zamanında icat edilen para, ister madeni İster banknot olsun, İnsan hayatına damgasını vuran en önemli sembollerden biri olmuştur.Para kağıt icat edilmeden önce, deniz kabuğundan kıymetlii metallere kadar çeşitli mallar değişim aracı olarak kullanıldı.

Tarihteki ilk madeni para basımı I.Ö. VII. yy’ da Anadolu’ da Lidyalılar tarafından gerçekleştirildi. Dünyanın ilk büyük darphanesi Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul Simkeşhane’ de kuruldu. M.Ö. 118 yılında deri para kullanan Çinliler, M.S. 806 yılında da ilk kağıt icat parayı yaptılar. Batıda kağıt paraların basılması ve kullanılması 17. yy sonlarına rastlıyor. İlk kağıt icat para’nın 1690′ lı yıllarda ABD ve İngiltere hükümetleri tarafından basıldığı ve dolaşıma çıkarıldığı, 1694 yılında İngiliz Merkez Bankası ve diğer ülke merkez bankalarının kurulması ile de yaygınlaştığı biliniyor.

Osmanlı İmparatorluğunda ilk kağıt paralar idari, sosyal ve yasal reformların gündeme geldiği Tanzimat Döneminde tedavüle çıkarıldı. İlk Osmanlı Banknotları Abdülmecit tarafından 1840 yılında “Kaime-i Nakdıye-i Mutebere” adıyla, bugünkü dille “Para Yerine Geçen Kağıt”, bir anlamda para olmaktan çok faiz getirili borç senedi veya hazine bonosu niteliğinde düzenlendi. Matbaada basılmayan ve elle yapılan bu paraların her birine resmi mühür vurulurdu Osmanlı Yönetimi, 1842 yılından itibaren de matbaada para basmaya başladı. Birinci Dünya Savaşı sırasında da 1915 yılından itibaren altın ve Alman hazine bonolarını karşılık göstererek dört yıl boyunca, yedi tertipte toplam 160 milyon liranın üzerinde banknot çıkarttı. Bu banknotlar “evrak-ı nakdiye” adı altında Türkiye Cumhuriyeti’ ne intikal etti ve Cumhuriyetin ilk yıllarında kağıt para bastırılmadığından 1927 yılının sonuna kadar tedavülde kaldı.

Okyanusun en derin noktası neresidir?

Bir kilogram ağırlığındaki bir cismin okyanusun en derin noktası olan Mariana Çukuru’na ulaşması tam bir saat alıyor.

İkinci Dünya Savaşı’nda ABD’liler, yarasaları bomba ikmali için kullanmayı denemişler.


Tavuk ne renk yumurtladığı nerden anlaşılır?

Tavuğun ne renk yumurtlayacağını kulak memelerinin rengine bakarak anlamak mümkün. Eğer kulak memeleri beyazsa yumurtası beyaz, kırmızıysa yumurtası kahverengi oluyor.

10′uncu yüzyılda İran’ın veziriazamı olan Abdul Kasım İsmail, kitaplarına çok düşkün bir adammış. Bu sıradan bir düşkünlük değil. 117000 cilt kitaptan oluşan kütüphanesini nereye giderse yanında götürüyormuş.Bu iş için develeri kullanıyormuş. Özel eğitimli 400 deve, alfabetik olarak sıralanarak vezirin kitaplarını taşıyorlarmış.



Aya ayak basan ikinci insan kimdir?

Ay ikinci insan, Ay’a ayak basan ikinci insan Edwin “Buzz” Aldrin. Apollo 11 uzay aracı ile 20 Temmuz 1969 tarihinde Ay’a ayak basan ilk insan ise Neil Armstrong’dur. Neil Armstrong’un Ay’a ayak basmak ile ilgili olarak söylediği “Benim için ufak bir adım, fakat insanlık için büyük bir” sözü, 20. yüzyılın en önemli sözleri arasındadır.



Pusula ve Telgraf’ı kim icat etti?

Pusulayı MS 100 yılında Çinliler icat etti. Manyetik bir ortamda serbest bırakılan bir objenin kuzeye yöneleceği prensibinden hareketle pusulanın keşfi gerçekleşti.

Telgraf: William Cooke ve Charles Wheatstone adlı iki İngiliz1837 yılında , teller üzerinden elektrik akımı göndererek mesaj iletmeyi başardılar. Böylece ilk elektrikli telgraf makinesı ortaya çıktı. Elektrik akımı, alıcı cihazın kadranındaki bir dizi iğneyi hareket ettirerek ulaştırılacak mesajın ekranda belirmesine yardımcı oluyordu.

Mors Alfabesi: 1843′ te Samuel Morse, telgraf mesajlarında nokta ve çizgilerden oluşan ünlü Mors Alfabesi’ ni geliştirdi. Morse, Baltimore’ den Washington’ a uzanan 60 km’ lik bir telgraf hattı kurarak, hattı başkanlık seçimleriyle ilgili haberleri iletmek için kullandı.

En hızlı koşan kuş hangisidir?

Devekuşları dünyadaki en büyük kuşlardır. Boyları bizim boyumuzdan daha uzundur. Bir devekuşu yaklaşık 2,5 metre uzunluğunda ve ortalama 120 kilo ağırlığındadır.Orta Afrika’da gruplar halinde yaşayan bu kuşlar uçma kabiliyetine sahip değildirler. Uzun bacaklarıyla çok hızlı koşarlar, o kadar hızlıdırlar ki, hiçbir insan koşarak onlara yetişemez. Devekuşu hayvanlar alemindeki en hızlı koşan kuş ve 1 saatte yaklaşık olarak 70 kilometrelik bir hıza ulaşabilmektedir. Devekuşunun her bir ayağında sadece iki parmağı vardır. Üstelik bu parmakların biri diğerinden çok daha büyüktür. Ve devekuşları yalnızca bu büyük parmaklarının üzerinde koşarlar.

Ayrıca, en hızlı koşan kuş devekuşları hızlı koşmalarını sağlayan uzun bacakları sayesinde usta bir dövüşçüdürler. Ayaklarıyla tekme atarlar ve pençeleriyle düşmanlarına karşı rahatça kendilerini savunurlar.

Dünyanın bu en büyük kuşunun yumurtası da kuş yumurtalarının en büyük olanıdır. Bu dev yumurtalar için kumda geniş bir çukur kazar ve buraya tüm yumurtaları yerleştirirler. Fakat 10-12 tane yumurtladıklarında çukurun büyüklüğünü de ona göre ayarlamaları gerekir. Eğer devekuşu, çukuru, kumda değil de toprakta açsaydı, bu çok zaman alırdı ve kuşun çok fazla enerji harcamasına sebep olurdu. Gerçekten de kumun taşınması, toprağa göre daha kolaydır. Kumu elinizle bile eşeleyebilirsiniz, fakat toprak için en azından bir kürek gereklidir.

Yumurtadan çıkan yavrular savunmasızdır. Her an yırtıcı bir kuşa yem olabilirler. Ancak, yavrular bir tehlike ile karşılaştıklarında kendilerini korumak için yere yamyassı serilerek ölü taklidi yaparlar. Bu şekilde, düşmanları onların ölü olduğunu düşünerek onlara saldırmaz. Bu taklidi bütün yavrular aynı şekilde uygular.

Dünyanın en büyük elması hangisidir?

Topkapı Müzesi’ndeki ünlü “Kaşıkçı Elması” adını nasıl almış? Bu elmas Osmanlı Hazinesi’ne nasıl girmiş? Elmas kaç karattır? Dünyanın tanınmış elmasları arasında yeri nedir?

Topkapı müzesindeki ünlü elmasa neden “kaşıkçı elması” denildiği hakkında muhtelif hikayeler varsa da, bunların doğru olanı, elmasın kesiminin oval olması ve dolayısıyla da kaşığa benzemesindendir. Elmasın Osmanlı Sarayı’na nasıl girdiği hakkındaki bilgi de, rivayetten öte değildir. Son yıllarda yeni tartışılmaya başlanan ve doğru olması en muhtemel rivayet şöyledir: 1774 yılında Pigot adında bir Fransız subayı, bu elması Hindistan’ın Madaras Mihracesi’nden satın alıp Fransa’ya götürür. Bir zaman sonra tekrar satılığa çıkartılan elması Napolyon’un annesi satın alır ve uzun süre göğsünde taşır. Ne var ki, Napolyon sürgüne gönderildiği zaman, oğlunu kurtarabilmek için, annesi de elması mecburen satılığa çıkartır. İşte o sırada, Fransa’da bulunan Tepedelenli Ali Paşa’nın bir adamı, paşa adına 150 bin altın ödeyerek elması satın alır ve paşaya getirir.

Sultan 2′nci Mahmud zamanında, Tepedelenli Ali paşa, devlete karşı ayaklandığı gerekçesiyle öldürülür, paşanın varlıklarına el konulur ve nesi var nesi yoksa Osmanlı Hazinesi’ne gönderilir. Böylelikle, Napolyon’un annesinden satın alınan “Kaşıkçı Elması” hazineye girmiş olur.

Kaşıkçı elması’nın çevresini iki sıra 49 adet pırlanta kuşatmaktadır. Bu haliyle elmas, yıldızların ortasında pırıl pırıl parlayıp gökyüzünü aydınlatan bir dolunayı andırır. Pırlantaların, elmasa ışık ve güzellik vermesi için sonradan, 2′nci Mahmud tarafından dizdirildiği sanılmaktadır.

Kaşıkçı elması 86 karattır ve dünya’nın tanınmış 22 elması arasındadır. Dünyanın en büyük elması olarak bilinen 191 karatlık Işık Dağı ya da Kuh-i Nur adıyla tanınan elmas Hindistan’da bulunmuştur ve bugün, İngiltere Krallık Hazinesi’ndedir. Adı Farsçada Işık Denizi anlamında olan, uçuk pembe renkli, yassı bir taş olan Derya-i Nur elması ise, yaklaşık 185 kırat ağırlığındadır ve bugün İran Milli Bankası’nda saklanmaktadır. Bunlara ilaveten, 1853 yılında Brezilya’da bulunan ve Güney Yıldızı adıyla tanınan 128 karatlık elmasla, Büyük Moğol Elması ve bizdeki 86 karatlık Kaşıkçı Elması, dünyanın en büyük elması ve en değerli 22 elmasın arasında bulunmaktadır.

Gökyüzü Neden Mavidir?

Gökyüzünün mavi görünmesinin (olmasının değil görünmesinin! çünkü normalde atmosferimiz daha doğrusu hava renksiz bir gazdır!) tek sebebi kırılma olayıdır.

Güneş ışınları atmosfere girdiğinde atmosferdeki gaz moleküllerine ve toz parçacıklarına çarparak saçılır. Gün ışığı değişik dalga boylu birçok ışından oluşur. En kısa dalga boylu mavi ışınlar atmosferin üst tabakalarındaki küçük parçacılar tarafından hemen saçılırlar. Fakat kırmız
ışık (ki en büyük dalga boylu ışıktır!) saçılmak için daha büyük parçacıklara çarpmak zorundadır.

Gökyüzü açık olduğunda, mavi ışık diğer ışıklara oranla en fazla saçılan ışıktır. Bu yüzden de gökyüzü mavi görünür. Mesela gökyüzü yoğun bulutlarla veya dumanla dolu olduğunda, tüm ışınlar nerede ise aynı oranda saçılır. Bu da gökyüzünün gri renkte görünmesine sebep olur.

Gün batımında veya doğumunda ise güneş ışınları atmosfere eğik girdikleri için daha fazla yol katetmek zorunda kalırlar. Bu yüzden daha çok ışın ve renk saçılır ve o posterlere konu olan, şahane gün doğumu ve batımını gözlemleyebiliriz. Çok az saçılmış olan kırmızı ışık ise güneşe ve ufuğa kızıl veya portakal görüntü verir.


Güneş’in sıcaklığı kaç derecedir?

Güneş, Güneş Sistemi’ndeki en büyük gök cismidir. Çok sıcak ve yanmakta olan bazı gazlardan oluşur. Bu nedenle, yüzeyinde her saniyede milyonlarca atom bombası patlamasına eşit güçte patlamalar olur. Bu patlamalarda boyu Dünyamız’ın büyüklüğünün 40-50 katı olan alevler fışkırır.

Ateşten bir topa benzeyen Güneş, yüzeyinden çok büyük bir ısı ve ışık yayar. Eğer, Güneş olmasaydı, her zaman gece olurdu ve her yer buzla kaplı olurdu. En önemlisi daha önce söylemiştik ya! Dünya’da yaşam yani biz olamazdık.

Güneş’in sıcaklığı derece 6000 dış yüzeyinde, içindeki sıcaklık ise 12 milyon derecedir.
Çünkü, uzay (uzay filmlerinden de hatırlarsınız) karanlık bir yerdir. Dünyamız da bu karanlık yerdeki bir gök cismidir. Bu karanlık yerin içinde Dünyamız’ı Güneş’ten başka aydınlatabilecek ve ısıtabilecek bir gök cismi yoktur.

Ancak, Güneş’ten yayılan ışık çok parlaktır. Havanın açık olduğu bir günde Güneş’e bakmayı denemişsinizdir. Hatırlayın bakalım. Birkaç saniye bakınca gözleriniz kamaşmıştı, değil mi? Aslında, Güneş’e bu parlak ışık nedeniyle doğrudan bakmak çok tehlikelidir. Gözlerimize bu parlak ışık zarar verebilir. Ayrıca, yazın uzun süre Güneş’te kalmak da tehlikelidir. Hatta, cildimizde uzun bir tedaviyi gerektirecek çok ciddi yanıklar oluşabilir. Çünkü, Güneş’ten yayılan ısı özellikle yazın çok yüksek olur. Oysa Güneş, Dünya’ya milyonlarca kilometre uzaktadır ve uzaya yaydığı ısının sadece binde ikisi Dünyamız’a ulaşır.

Peki Güneş’ten çok uzakta olmasına rağmen, Dünyamız’da sıcaklık bu kadar yükselebiliyorsa, acaba Güneş’in üzerindeki sıcaklık ne kadardır?

Bilim adamları, bu konuda yaklaşık sayılar verebilirler. Ama bu sıcaklığı, bildiğimiz herhangi bir şeyin sıcaklığıyla karşılaştırarak anlamak mümkün değildir. Bir düşünün! Güneş’in sıcaklığı derece 6 bin yüzeyinde olduğunu, içinde ise sıcaklığın 12 milyon dereceye kadar yükseldiğini… Bunu bildiğimiz neyle karşılaştırabiliriz ki? Elimizle sıcak suya temas ettiğimizde 50 dereceden fazlasına dayanamayız. En sıcak yaz günlerinde bile hava en fazla 40-50 derece civarındadır. Güneş bize biraz daha yakın olsaydı, Dünya üzerindeki herşey sıcaktan kavrulur kül olurdu. Ancak, biraz daha uzakta olsaydı, bu sefer de herşey buz tutardı. Tabi ki her iki şekilde de yaşam mümkün olmazdı.

Bunları Biliyor muydunuz?

- Kendi dirseğini yalamanın imkansız olduğunu,

- Ördeğin vakvaklamasının yankı yaratmadığını ve bunu kimsenin açıklayamadığını,

- Dünyadaki fotokopi makinelerinde meydana gelen arızaların %23 ünün, makinenin üstüne oturup kendi popolarının fotokopisini çekmek isteyen insanlar sayesinde meydana geldiğini

- Yaşamın boyunca uyku sırasında yaklaşık 70 böcek ve 10 örümcek yiyeceğini

- İdrarın zifiri karanlıkta parladığını,

- Eğer çok şiddetli hapşırırsan, kaburgalarından birini kırabileceğini. Hapşırmayı engellemeye calışırsan, başındaki veya boynundaki damarlardan birinin yırtılabileceğini ve ölebileceğini. Hapşırdığın sırada gözlerini açık tutmaya çalışırsan, yerlerinden fırlayabileceklerini,

- Domuzların vücut yapılarından dolayı hiçbir zaman başlarını yukarı kaldırıp gökyüzüne bakamadıklarını,

- Dünya nüfusunun %50 sinin hiç telefonla konuşmadığını,

- Farelerin ve atların kusamadıklarını,

1 saat süreyle kulaklıkla birşey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını %700 arttırdığını,

- Çakmağın kibritten önce bulunduğunu,

- Parmak izleri gibi dil izlerinin de her insan için benzersiz olduğunu,

biliyor muydunuz?

Pendik’te Teknoloji Parkı Kuruluyor

İstanbul’un Pendik ilçesinde kurulması planlanan Teknolojik Park’ın kanun tasarısı TBMM tarafından kabul edildi. Tasarı, Pendik Kentsel Dönüşüm ve İleri Teknoloji Parkı alanı içindeki her türlü arsa ve araziler ile bunlar üzerinde bulunan bütün yapıların iyileştirilmesini, tasfiyesini, yenilenmesini, geliştirilmesini kapsıyor.

İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olması nedeniyle hazırlıklar devam ediyor.İstanbul’un Pendik ilçesinde bulunan ve Sabiha Gökçen Havaalanı, otoyol, devlet karayolu, deniz ve demiryolu ulaşımı imkanlarından faydalanan bölgede yer alan alanın teknoloji parkına dönüştürülmesini öngören kanun tasarısı, TBMM İçişleri Komisyonu’nda kabul edildi.

Bölgede konut, ticaret, sanayi, rekreasyon, teknik altyapı, sosyal donatı alanları ve diğer ileri teknoloji yatırımları için proje geliştirilmesi, arazi ve arsa düzenlemesi ile devirleri, kamulaştırma işlemleri de dahil olmak üzere yapılacak her türlü iş ve işlemler tasarıda düzenleniyor.

Tasarı, Pendik ilçesinde bulunan ve Teknopark alan sınır haritasında sınırları belirtilen alanlarda kentsel dönüşüm ve gelişim projesi çerçevesinde fiziksel durumun ve görüntünün geliştirilmesi ile aynı bölgede teknoloji parkı kurularak ülke ekonomisine yüksek değerli katkı sağlanmasını amaçlıyor.

Projenin yapılacağı alandaki gecekondularda oturanlar, yaptırılacak sosyal konutlara taşınacak.

Pendik Kentsel Dönüşüm ve İleri Teknoloji Parkı Projesi Kanunu Tasarısı, daha sonra esas komisyon olan TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda görüşülecek.

20 Kiloyu 2 Kilo Hissedin!


Teknoloji Enstitüsü (MIT) araşltırmacılarının “dış-iskeletli sırt çantası” adını verdikleri aygıtı geliştirmelerindeki birincil neden askerlerin ve ağır ekipman taşımak zorunda olanların yükünü hafifletmektir; Ama daha sonrada sıradan insanların hizmetine sürüleceği söyleniyor.Dünyanın ilk robot-bileği

MIT ekibinin bundan önceki başarısı geçtiğimiz yazın başllarında duyurulan ve ayak ya da bacakları ampute edilenler için geliştirdikleri dünyanın ilk robot-bileği olmuştur. Bu seferki aygıtın özellözelliği ise, oldukça yüklü bir sırt çantasının ağırlığının çoğunu destekleyerek, bu ağırlığı da doğrudan yere vermesi. Bu, doğal olarak sırtın üzerindeki yükü büyük ölçüde hafifleterek bacak ve sırtta oluşalabilecek hasarların da önüne geçiyor.

40 kg’lik bir yükü % 80 oranında hafifletecek

MIT araştırmacıları, geliştirdikleri aygıtın yaklaşık 40 kg’lik bir yükü % 80 oranında hafifletebildiğini söylüyorlar. Ancak bir pürüz de yok değil: Aygıt, şimdiki haliyle onu kullanan kiişinin doğal yürüyüş biçimini bozuyor. Dış iskeletli sırt çantası, ayaklarınızı içine yerleştirebileceğiniz bir çift bot ve bunlara tutturulmuş, ayaklardan sırttaki çantaya kadar uzanan bir dizi tüpten oluşuyor. Düzeneğin amacı, ağırlığı yere iletmek. Eklem bölgelerindeki yaylarsa yürümeyi kolaylaştırma amaçı.

1 Watt gibi düşük bir güç ile çallışabiliyor

Önemli bir özelliği de 1 Watt gibi düşük bir güç girdisiyle çallışlabiliyor olması. Benzeri düzenekler daha önce de geliştirilmiş olmakla birlikte, bunlar benzin moturuyla sağlanan, yaklaşık 3000 Watt güçle çalıştırılabiliyor.

Tüm bu olumlu özelliklerine karşın, yapılan test ve ölçümler dış-iskeletin küçük bir kusurunu daha ortaya koymuş. Kullanan kişi, taşıdığı ağırlık azalmış olsa da, bozulan yürüme biçiminden dolay› harcadığı enerjiye karışıklık, normalden % 10 daha fazla oksijen tüketmek zorunda.

Ancak araştırrmacılar, tasarımı yeniden gözden geçirerek bu sorunun üstesinden gelebilecekleri, insan yürüyüşüne daha uyumlu bir dış-iskelet oluşturmanın mümkün olduğu görüşündeler. Nihai hedefleri, bunları nefes nefese kalmadan koşmaya da olanak verecek duruma getirip genel kullanıma sokmak.

***Kısa Ve Güzel Sözler***

»Duygular vardır anlatılmayan sevgiler vardır kelimelere sığmayan bakışlar vardır insanı ağlatan insanlar vardır ki asla unutulmayan,işte sende onlardansın!!!

» Hayat yokuşunu tırmanırken, karşılaştığınız insanlara iyi davranın çünkü inişte yine onlarla karşılaşacaksınız!!!

» Seni unutmayı düşündüm bu gece. Bir sigaranın üstüne adını yazdim. Sigara bittiğinde unutacaktım seni. Duman duman atacaktım,seni içimden. Rüzgar savuracaktı, kullerini fakat...Seni unutmayı düşünürken. Nerden bilebilirdim ki. Seni her nefeste içime çektiğimi!

» Sevmeden sevilmeden bu hayat yasanmazki,kalplerdeki heyecan sebepsiz baslamazki, sen olmassa,yanimda avutamam kendimi,dört kitaba dil olsam anlatamam derdimi...

» Rüzgarın Kemanını Çaldığı Ve Damlaların Pencereye Vurduğu Soğuk Bir Gecede, Yatağına Uzanıp Hayalini Kurduğun Tüm Güzellikler Senin Olsun Sevgilim..

» Ben sensiz geçen günlerime yanarken, belki sen bensizliğe sevineceksin.. Ama şunu unutmaki birtanem; birgün sen de SEVECEKSİN.

» Sevgide fedakarlık yolunu bulamayanları asla gönül kapınızdan içeri sokmayın.

» Bir sıcak yüz aradım şu tenha sokaklarda sanki herkes yabancı herkes darılmış bana.ne derdimi soran var ne tanıdık bir çehre.ne tarafa uzansam ellerim boş kalıyor,mutlu olan kimseler hüznümü arttırıyor.

» Zamansız yağan yağmur bulutu gibi gelip oturacağım gözbebeklerine ağlayacaksın,bir burukluk duyacaksın vefasız yüreğinde beni unutmayacaksın,bir kabus gibi uykularını böleceğim gece yarısı,nasıl ben senı unutmadıysam sende beni unutamayacaksın.

» Karanlıkta ışıksız kalırsan eğer beni düşün, O zaman ne karanlık korkutur seni ne de zalim soğuk üşütür. Sevginin sıcak elleri ellerindedir !!

» Seni sevmek güzel şey, ümitli şey, dünyanın en güzel sesinden, en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey,ama artık ben şarkı dinlemek değil,şarkı söylemek istiyorum.

» Seni Sevdiğimi Düşündükçe Ölmeyi Diliyorum Tanrıdan... Her Seferinde Kalbim Başka Bir İsyan Çıkarıyor... Elimde Olsa Kalbimi Yerinden Söker Ayaklarımla Çiğnerdim... Ama Elimde Değil Ne Seni Sevmemek Nede Kalbimi Söküp Çiğneye Bilmek... Yapabildiğim Tek Şey Seni Sevebilmek..

Robin Hood Hacker da Gördük!


Geçtiğimiz günlerde sanal dünyada eşine zor rastlanacak bir olay yaşandı. SuperTorrents adlı torrent sitesi, üyelerinden topladığı bağışları bilgisayar korsanına kaptırdı.Korsan, önce Torrent sitesinin yöneticisinin bilgilerini ele geçirerek sisteme giriş yaptı. Ardından, kurbanın E-posta parolasına da ulaşarak gelen mailleri karıştıran ve Torrent sitesinin üyelerinden topladığı yardım paralarının hangi hesaba yattığını tüm detaylarıyla öğrenen hacker, en son aşamaya geçti.

Hesapta bulunan tüm parayı bir yardım kuruluşuna bağışlayan korsan, sanal alemde eşine zor rastlanacak bir olaya imza atmış oldu. Hacker’ın bu hareketi aklımıza, zenginden alıp fakire vermesiyle tanınan Robin Hood örneğini getiriyor.
(CHIP)